Samsun Kesk Kadın Meclisi: “Eş Egemenlik Seçkin Fırsatta Eş Katillerine İyi Hal ve Nahak Yere Kımıldatma İndirimi İçin Gerekçe Bulmaktan Kafasız Durmamıştır”

MEHMET REBİİ ÖZDEMİR

Samsun KESK Karı Meclisi, “2022 yılında öldürülen kadınların yüzde on yedisi failler için uzaklaştırma kararı olmasına karşın katledilmiş. Koca karar herhangi bir fırsatta eş katillerine dolgunca nakız ve haksız kımıldatma indirimi üzere gerekçe bulmaktan ansız durmamıştır” açıklamasını yaptı.

25 Son Teşrin Kadına Müteveccih Şiddete Cebin Arsıulusal Savaş Haset zımnında Samsun KESK Eş Meclisi bugün basın toplantısı düzenledi. Eş Meclisi yerine konuşan Ayşe Anar, “Bu 25 Son Teşrin’da dahi şiddete, cinsiyetçiliğe, savaşa, yoksulluğa karşı eşitlik, hak, sulh ve hürriyet için alanlardayız” dedi. Anar şunları söyledi:

“BİZ KADINLAR ERKEK DEĞİL, MAHIYET HAK İSTİYORUZ”

“Geçtiğimiz 25 Son Teşrin’dan bugüne erkek şiddeti cevvaliyet kesmeden bitmeme etmiş. Son on ay içerisinde 337 eş katledilmiş, 190 keleş kadın ölümü gerçekleşmiş. 2022 yılında öldürülmüş kadınların yüzdelik on yedisi failler üzerine tenkil kararı olmasına rağmen katledilmiş. Koca hız her fırsatta avrat katillerine ongun çözme ve nahak yere tahrik indirimi amacıyla esbabımucibe bulmaktan vurdumduymaz durmamıştır. Gerici, cinsiyetçi ve homofobik temelde oluşturmayı tasarladığı eskimemiş içtimai düzenin inşası amacıyla kadın kazanımlarını hedefe düzlük düzenlemeler fail kuvvet değme gün eş mehabet şiddetini baştan üreten politikalarını hayata geçirmektedir. 6284 mahdut yasa bibi uygulanmamakta, ayrıca yasanın sağladığı hukuk kısıtlanmaya çalışılmaktadır. 6284 sayılı yasanın hedefe konulması ile eril yargının cezasızlık politikaları kadına müteveccih şiddeti, tacizi, tecavüzü ve karı cinayetlerini arttırmaktadır. Bizler, “Erkek adalet değil, mahiyet türe” emreylemek için avrat cinayetlerinin münferit değil, politik olduğunu haykırmak üzere alanlardayız.

“GURK MAKİNESİ DEĞİLİZ”

Patriarkal anamalcılık, yaşamımız ve kazanımlarımıza çevrilmiş saldırıları arttırarak muhafazakar toplumu bedenimiz üzerinden bina etmek istemektedir. Bizleri eve, aileye, kocaya, babaya ilişkin ‘makbul’ kadınlar olmaya, bedenimizi kuluçka makinası, kariyerimizi üvey anne kendisine tanımlamaya çalışmaktadır. Sosyal bindi adı altında kadınlara yapılacak barınma yardımını en beş altı üç bala tevlit koşuluna bağlamakta. Bakım sorumluluklarıyla birlikte familya zarfında kalan iş yükümüz cinsiyetçi gelişim bölümünü derinleştirirken kadınları esirgeyici ve güçlendiren uygulamalar adına elastiki iş modeliyle bizleri düşük ücretlerle güvencesiz, örgütsüz çalıştırmaya mahküm etmekte ücretli-ücretsiz emeğimizi elan birlikte değersizleştirmenin yolları aranmaktadır. İktidar desteğiyle seçme çağ tıpkı kentte örgütlenen ‘aile yürüyüşleri’ adı altında LGBTİ zait karşıtı gösterilerle homofobi ve nefret söylemleri körüklenmektedir. Kimliğimizi yok sayanlara, bizleri erkeğe, sermayeye ve devlete daha birlikte bağımlı kuzuluk aktarmak amacıyla rastgele türlü krizi fırsata çevirmenin hesabını yapanlara cebin emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz üzerindeki binlerce almanak erkek hâkim denetimine akıbet yöneltmek üzere alanlardayız. “

Share: