Türlü Samsun İl Örgütü: “Değme Ahit Karı Cinayetleri Haberiyle Uyandığımız, Gayret Faillerinin Cezalandırılmadığı Bir Ülkede Yaşıyoruz”

MEHMET REBİİ ÖZDEMİR

25 Teşrinisani Kadına Yönelik Şiddete Alın Arsıulusal Savaşım Haset nedeniyle Türkiye İşçi Partisi Samsun İl Örgütü avrat üyeleri yerine konuşan Gönül Özçelik, “Şiddeti, yoksulluğu, saray düzenini bulunmayan edeceğiz. Seçkin zaman eş cinayeti haberleriyle uyandığımız, erkek şiddetinin hayatın tıpkısı parçası kadar görüldüğü, momentum faillerinin cezalandırılmadığı benzeri ülkede yaşıyoruz” dedi.

TİP Samsun mülk örgütü yerine konuşan Iştiyak Özçelik, “Kadınların yüzdelik yetmişi çalışamıyor, etkin seçkin dört kadından biri asgari ücret birlikte alamıyor. Çarşıda pazarda fiyatlar halk yakarken, eve bırakılan üç kuruş parayla ‘evi çekip çevirmemiz’ bekleniyor. Bakıyor, besliyor, sahn veriyoruz; çalışıyor, didiniyor, şefkat ve aşk veriyoruz amma payımıza yetersizlik ve hız düşüyor. Yol üstelik verimsizlik dahi yaşamımızı boylu boyunca kaplıyor” diye niteleyerek ifadelerde bulundu.

“TUZLUĞU UZATMADI DİYE ŞİDDET GÖREN YİNE BİZLERİZ”

Ikbal Özçelik şunları anlatım etti:

“Ailede, okulda, işyerinde, aşkta, hususi ilişkilerimizde, değme yerde ‘koca şiddeti’ nefesimizi kesiyor. İş görüşmesinde plazadan atılmış biziz, ‘kıskandım’ diyerek sokak ortasında vurulan de. Tuzluğu uzatmadı diyerek, facebook hesabı açtı diye, tayt giydi diyerek dövülen, hakarete uğrayan biziz. Boşanmayı bibi canımızla ödüyoruz. Pederşahi sürat gelişigüzel yanımızda. Ayvaz şiddeti ayrımsız yandan yoksulluğun, neoliberal politikaların eli nimetli toprağında nesep salarken bir yandan bile 20 yıllık saltanat rejiminin cezasızlık politikalarıyla, yevmi yaşamı daim dinselleştirme hamleleriyle, ‘kutsal familya’ masallarına katık edilen avrat düşmanlığı ile el alıyor. Tıpkısı gece yarısı bir tane insan kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi’nden çıkanlar, 6284’ü kasıt haline getirenler, Medeni Kanun’a gelişigüzel fırsatta saldıranlar, nafaka hakkını tartışmaya açanlar, “küçüğün rızası” söylemini üretenler, imama resmi nikah yetkisi verenler, eş hukukunda arabuluculuğu önerip kadınların dünyaevi içinde kazanılmış haklarının kolay gasp edilmesinin önünü açanlar yaşadığımız “erkek şiddetinin” birinci dereceden sorumlusudur.

“TAKSİYE BİNERKEN ARKADAŞIMIZLA PLAKA PAYLAŞIYORUZ”

Yeter daha çok! Hesaplı, ruhsal, fiziksel, tensel gayret döngüsü zarfında yaşamaktan çok sıkıldık. Tıpkı çağ elan bu düzende yaşamaya tahammülümüz namevcut! Kadınların özgürce yaşayabildiği ayrımsız ülkeyi bütün birlikte kuracağız. Çocuğa, yaşlıya yaklaşmak zorunda kalmadığımız, eş işleri altında ezilmediğimiz, eve hapsedilmediğimiz, emeğimizin görünür olduğu aynı ülke. İş yaşamına tek ayrımcılığa uğramadan katılabildiğimiz, çalışırken yemeden içmeden eş olduğumuz için takı ve mobbinge uğramadığımız, taciz edilmediğimiz benzeri mevki. Sabahlarında eş cinayeti haberleriyle uyanmadığımız, akşamlarında ivinti görmekten korkmadığımız, hüküm failleriyle hesaplaştığımız aynı mevki. Diyanet adamlarının, politikacıların hayatlarımız üzerinde kortej sahibi olmadığı, özlük bedenimize ve yaşamımıza ilgilendiren kararları kendimiz verdiğimiz, laik aynı mutluluk. Sokaklarında, meydanlarında özgürce yürüdüğümüz, taksiye binerken arkadaşımızla plakasını sarılmak zorunda kalmadığımız, toplu taşımada biricik dirilik kalınca korkmadığımız tıpkı mutluluk. Düşlediğimiz ülkeyi alay malay kuracağız. Şiddeti, yoksulluğu, saray düzenini yok edeceğiz.”

Share: