Çıpa Tahakküm operasyonuna ait açılan ikinci davanın görülmesine başlandı

Çıpa çelik sektöründe paravan şirketler üzerinden kamuyu zarara uğrattığı argüman edilen firmalara yönelik “Çıpa Ağırlık” operasyonunda teşkilat kurucusu olduğu öne sürülen Hüseyin Eryılmaz’ın de aralarında bulunduğu 46 kişinin yargılanmasına başlandı.

Ankara 33. Aheste Ukubet Mahkemesindeki duruşmaya, sanıklar ve avukatları katıldı.

Kimlik tespiti ve iddianamenin özetinin okunmasını peşi sıra mahkeme başkanı, sanıklara savunmalarını yapmaları üzere meze verdi.

Sanık Hüseyin Eryılmaz, kısaca 30 yıldır ticaretle uğraştığı, tümü kendisine ilişkin 11 şirketinin bulunduğunu ve bunların yöneticisi olduğunu anlattı.

Eryılmaz, şirketlerinin idrak yahut SSK borcu da olmadığını savunarak, “Tahakkuk eden bir algı borcu olursa dahi onları ödemeye hazırım. Vakit Kaybetmeden bire bir şirketim, incelmemiş husus hazırlık sırasında doların fücceten yükselmesinden kaynaklı tevkifata düştü. Bu şirketlerde kestirmece 1500 kişi çalışıyor. Bugüne büyüklüğünde usulsüz ayrımsız iş yaptığım evet dahi yasalara karşı debi ettiğim görülmemiştir.” ifadelerini kullandı.

İddianamede kayran verilen tapelere da değinen Eryılmaz, çalışanlarıyla aralarında güzeşte konuşmaların demir çelik sektörüne ilişkin kullanılan kavramlar olduğunu, söz konusu ifadelerin örgütsel bire bir argo olmadığını öne sürdü.

Eryılmaz, savunmasına şöyle devam etti:

“Bilirkişi burada gerçeği yansıtmayan tıpkı tutumla bu görüşmeleri sınırlanmış yaptığımızı tez etmiştir. Çorum’a kuryeyle gönderildiği iddia edilen gebe miktarda dünyalık ise talimatımla bankadan çekilen dövizdir. Parayı götüren dahi kurye değil yanımda asgari ücretle müteharrik personelimdir. Çorum’de anlaştığımız tescilli tıpkısı döviz firmasına bu parayı götürmüştür. Serencam olarak hep şirketler benimdir, hepsi yasaldır. Ayyarlık söz konusu değildir, paravana yapılanmalarla devleti zarar uğratmadım. Tahliyemi arzu ediyorum.”

Teşekkül yöneticisi olduğu gelecek sürülen Hulusi Belgü de ince yıllar çipo sektöründe çalıştığını ancak 5 senedir sektörden uzak kaldığını, bu süreçte iddianamede atfetme edilen tek suçu işlemediğini savundu.

Belgü, savunmasında şunları söyledi:

“2010’da Hint bire bir yatırımcıyla gelişigüzel iddianamede ismi güzeşte şirketini kurduk. Bunun yanı sıra aynı aksata merkezlerinde fariza yapıyordum. 2014’te çalıştığım aksata merkezi satıldı ve onlar benden başka iş yapmamamı istedi. Ego de bu nedenle Hint yatırımcılarla kurduğum şirketten ayrıldım. İddianamede çeşitli tapeler var. Tapelerde vakit kaybetmeden Hüseyin Eryılmaz ile görüşüyorum. Eryılmaz’ın İngilizce bilmemesi sebebiyle mütercimlik yardımında bulundum. Tapelerde Çorum’a giden paralarla ait kapı var. Eryılmaz ‘Uygun fiyata döviz alabilir miyim?’ diyerek ricada bulundu. Ego dahi bu konuda koruyucu oldum amma çipo polat ticaretiyle ilgili hiçbir dahlim olmadı. Bu işten sunu ufak tıpkı kazancım olmadı.”

Çıpa çelik sektörüyle değme alakasının bulunmadığını öne süren Belgü, boşaltma ve aklanma talebinde bulundu.

Sanık Mustafa Kırsaç da Eryılmaz’ın şirketinde mir ve sevkiyat bölümünde çalıştığını, imza yetkisi bulunmadığını, maaşla çalışan bayağı tıpkı personel olduğunu savundu.

Örgüt yöneticisi olduğuna dayalı müddeiumumilik tespitini reddeden Kırsaç, “Aynı evim bire bir üstelik ikinci el arabam var. Eksantrik hiçbir mülk varlığım yok. 2017’dahi zahmetli oldum. Füru okuduğu amacıyla harıldamak zorunda kaldım. Sanıklarla görüşmelerim hisse senedi gereğidir. 33 yıldır benzeri fabrikadayım. İnsanlar çipo fiyatlarıyla ait beni arar ve fikrimi sorar.” dedi.

Sanık Utkulu İzgi üstelik üzerine atılı “ayyarlık” ve “suç örgütü düzen” suçlarını kabul etmediğini bildirdi.

Makine mühendisi olduğunu, üretim ve bey planlama birimlerinde fariza yaptığını anlatan İzgi, “2019’dan sonradan hurdadan istihsal yapılmaya başlayınca bu alanda fariza aldım. Şirkette becerikli pozisyonunda değilim ve imza yetkim bulunmayan. Ticarette ödemenin vadesinin geciktirilmesini arzulamak usulsüzlük değildir. Şirketten bindi istenmesi ıskonto talebiyle ilgilidir. Suç unsuru taşımaz.” diyerek konuştu.

Sanıklar Soner Eryılmaz Ahmet Kurtuluş, İhsan Göymen, Yılmaz Altunbulak, Melih Meriç, Havva Sarı, Iyi Zorlu, Turgut Denizoğlu, Burhanettin Türlü, Tamer Uslucan, Serkan Peker, Rıdvan Bulut, Gösterişli İnsan, Çevrimli Yüksel ve Deniz Satılmış bile üstüne atılı suçlamaları reddetti.

Duruşmaya maznun savunmalarıyla bitmeme ediliyor.

Soruşturmanın geçmişi

Demir çelik sektöründe paravana şirketler üzerinden cali faturalarla kamuyu 25 milyar teklik zarara uğrattığı sav edilen firmalara yönelik 28 Haziran’dahi “Çıpa El” operasyonu düzenlenmişti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca aralarında yanlışlık örgütü kurucusu olduğu argüman edilen Hüseyin Eryılmaz’ın da olduğu 46 sakil için savca düzenlenmişti.

İddianamede, paravan şirketler üzerinden piyasaya iki canlı miktarda çipo satan şüphelilerin, bu muamelat karşılığında fatura kesmedikleri kabilinden, ödemeleri vasıtasız alıp yapmacıklı faturalarla devleti zarara uğrattığı belirtilmiş, bu yöntemle 1 bilyon 436 milyon 81 bin lira kamu zararına illet oldukları anlatım edilmişti.

İddianamede “örgüt kurucusu” olmakla suçlanan Hüseyin Eryılmaz ile “teşkilat yöneticisi” oldukları sav edilen şüpheliler Hulusi Belgü, Mustafa Kırsaç, Muzaffer İzgi ve Soner Eryılmaz’ın “cürüm örgütü yapmak”tan 4 yıldan 8 yıla, “yanlışlık örgütü kapsamında zincirleme şekilde amme kurumlarına yönelik dolandırıcılık”tan 10 yıldan 35 yıla büyüklüğünde hapisle cezalandırılmaları istenmişti.

Diğer şüphelilerin karşı üstelik “suç örgütü kapsamında müteselsil şekilde amme kurumlarına müteveccih dolandırıcılık”, “amme kurumlarına yönelik ayyarlık”, “suç örgütüne örgen almak” ve “yanlışlık örgütüne arkalama” suçlarından 2 yıldan 35 yıla büyüklüğünde cezaevi cezaları dilek edilmişti.

Share: